Saat sabahın 6.30’u hava açsa mı kapasa mı belli değil. Otobüsümüz gelmiş, yolcularını bekliyor beklenen kişiler de yavaş yavaş geliyor zaten. Herkeste bir uyku mahmurluğu ama bir o kadar da gözlerde ışıltı... İşte böyle başladık Edirne gezimize.
Edirne bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik etmiş daha sonraları da önemini yitirmemiş, Padişahların gözdesi bir şehir. İçinde o kadar çok kültür mirası barındırıyor ki birçoğu gün yüzüne çıkmamış hala.
Yolculuğumuz esnasında rehberimiz bize daha Edirne’ye ulaşmadan bazı tarihi bilgiler vermeye başladı bile.Kahvaltı için durak belirlenmediğinden yolda giderken poğaça ve çay-kahve servisi herkesi kendine getirdi doğrusu. Edirne girişinde tepede bütün ihtişamıyla Selimiye Cami karşıladı bizi.İlk durağımız Balkan Müzesi ve meşhur Tabyalar ardından camiler,Beyazıt Külliyesi, şifahaneler ve en son tarihi çarşısında alış-veriş Edirne’nin meşhur rengarenk ve mis kokulu meyve sabunları, badem ezmeleri, kavala (badem ezmeli kurabiye - Edirne Kurabiyesi de deniyor ).
Edirne’den ayrılırken yağmur da başladı ama biz oradayken tam bir bahar havası vardı.Bol bol resimlerin de çekildiği gezimiz son bulduğunda herkesin gözlerinden yorgunluk aksa da gene o ışıltıyı yakaladık bizler.
Katılan ve destek veren herkese teşekkürler.
Comments